Şangay'ı anlatmaya devam

İstanbul'dan direkt Şangay'a uçtuk,9 saat 25 dakika yolculuk yaptık ve yerel saat 14.00 sıralarında Şangaya geldik. İlk dikkatimi çeken farklılık Atatürk Havaalanına göre çok büyük ve herşey çok sakince ,koşuşturma olmadan tıkırında hallediliyor ve şehre ulaşmak için o ünlü teknoloji harikası olan(öyle olduğunu binince anladım) MAGLEV trenine biniyoruz. Ben de trene binmeden önce neden bu kadar güvenlik tedbirleri var diye düşündüm. Sonra da kendimce bu kadar kalabalık nüfus olunca lüzumlu lüzumsuz her köşeye görevli dikmişler gibi bir açıklama getirerek rahatladım. Trende dijital göstergede 431 kilometreyi gördük. Bir de tuhaf bir eğimle gidiyor sanki canı nasıl isterse öyle gezinerek yol alıyor.
Hava kapalı,yağmur yağıyor. Biz otelden çıkıp Nanjin caddesine gitmek için taksiye atladık. Otelde elimize Çince adresleri de yazılı olan kartları verdiler,ayrıca şehir haritası da var tabii. Buna rağmen taksi şöförü söylediklerimizden zaten hiçbir şey anlamadığı gibi çince yazdırdığımız adresi de bilmiyor. Haritayı gösterdik,işaretledik ,yine olmadı çünkü gözü de yakını görmüyor. Arabayı sağa çekti,hep birlikte inceledik ve nihayet caddeye geldik. Bu anlattıklarımı her taksiye binişimizde istisnasız tekrar tekrar yaşadık.
Cadde yrafiğe kapalı,geniş,hareketli,ışıklar yandıkça iyice güzelliği ortaya çıktı. Dakika bir,gol bir. Nereden anlıyorlar bizim şimdi ayak bastığımızı ,sağımız solumuz ellerinde broşürler,çanta,saat istermisiniz diye çekiştiren genç kızlar,genç erkeklerle doldu. Birkaç kere reddettik,sonra hadi bakalım ne olacak dedik ve peşlerine takıldık. Nasıl olsa 3 kişiyiz ,ben yalnız olsam kesinlikle onların peşine takılıp gitmeye cesaret edemezdim. Caddenin bir arka paralelindeki sokaklarda biraz izbe ama herşeyin satıldığı dükkan-maağaza gibi yerler. Daha içeri girer girmez kalitenin çok düşük olduğunu anlıyorsunuz çünkü plastik sentetik kokuyor. Bunun gibi bir kaç yer daha denedik aynı idi. Anladıkki böyle alışveriş yapılamaz. Ama bir taraftan da Şangay'a gelmişken gökdelenlerdeki lüx mağazalar yerine çok ucuza ama çok güzel taklitlerinin yapıldığı çanta,saat gibi şeyleri almamak olmaz. Böyle şartlandık ve birsürü sipariş aldık. Bir yolu olmalı. Neyse gezerken yavaş yavaş sistemi öğreniyor insan. Mesela Erkekler Fotograf makinası bakmak için Sony mağazasına girdik,onlar bakınırken ben de bir köşede Jamesbond çanta içinde saatler satan bir adam farkettim. Zaten o da beni farketti hemen,konuşmaya başladık. Bizimkiler de geldi. Biz de hazırlıklıyız ya adam 1000yuan dedi ise bizimkiler 10 yuan dediler ,eşim boşver gidelim diye arkadaşı çekiştirirken adam daha da iniyor elinde hesap makinası,siz yazın diyor(tabi o çince,biz türkçe,ingilizceye gerek yok,sadece yüksek ses ve vücut dili geçerli) biz yazıyoruz o olmaz diyor biz olmaz diyoruz gider gibi yapıyoruz(daha doğrusu vallahi ben birşey yapmıyorum,sadece olanları seyrediyorum şaşkınlık içinde) bir ara eşime yaklaştım çok ayıp, olurmu o fiyata adama da yazık falan dediğimi hatırlıyorum ,beni azarladılar şimdi göreceksin dediler ve gördüm. Dedikleri fiyata aldılar. Yanından ayrılırken 5 tane daha saat seçip önceki fiyatın yarısını söylediler,adam o paraya da bıraktı biz almadık.Anlaşılacağı gibi ne fiyat verirseniz verin üzerinizde kalıyor. Biz böylece hızımızı alamayıp epeyce alış-veriş yaptık ama esas alış-verişi Pekin'de yaptık çünkü orada bizi yönlendirenler vardı. Sistem aynı ,onu da anlatırım.

Yorum Gönder