çek çekler

Ördeği yedikten sonra bizi en lüx gezinti caddesine götürmek istediler. Tabi taksi aranmaya başladık ama hemen etrafımızı çek çek sürücüleri sardı. Bir anda kendimi çek çekte buldum. İki tane çek çek arka arkaya trafiğin içine daldık. Motorlu ama bisiklet gibi bir şey. Adamlar ön lastiğe ayaklarını dayayıp fren yapıyorlar. Bayağı da hızlı bir şekilde taksi ile gidilebilecek uzak bir mesafe gittik. O kalabalık bir tarafiğin içinde son sürat, arabalar ve yayaları kazasız belasız sıyırtarak gideceğimiz yere ulaştık. Ama en komiği sola dönüşlerdi. Caddeler o kadar geniş ki, yol kimin, kim dönecek, kim bekleyecek ben anlayamadım. Ama neyse ki trafikte telef olmadan yerimize ulaştık. Biz kendi başımıza olsaydık bunları yapamazdık. Anlaşılacağı gibi Pekin'de kaldığımız sürede Çinliler gibi dolu dolu yaşadık. Daha da anlatacaklarım var.

Read more...

Pekin Ördeği

Pekin seyahatimiz çok çok güzel geçti. Benim şimdiye kadar yaptığım seyahatlerin içinde en dolu dolu olan, bulunduğumuz ülkenin bütün özelliklerini yaşayabildiğimiz seyahatti.


 Bir akşam bizi Pekin ördeği yemek için götürdükleri resteranda pişirilmiş ördeği yanımızda çok ustaca kesip servis yaptılar ve ördeğe ait sertifikasını verdiler.


Read more...

buğday çorbası

İstinyepark Hillside çıkışında çok hoş bir cafe restoran var, BİG PLATE. Herkes pek bilmiyor, ben spor salonundan çıkınca orada oturup yemek yemeği çok tercih edenlerdenim. Gelenlerin çoğu da ya benim gibi spordan çıkanlar, yada öğlen yemek tatili için gelen genç çalışanlar. Ama gerçekten çok huzurlu, keyifli bir yer. Üstelik en iyi kafe ödülü de almış. Orada çalışan garsonlardan biri ne zaman gitsek arkadaşımın da, benim de 'daha önce şunu yemiştiniz, beğenmiştiniz, içecek olarak da yine sevdiğiniz gibi bol limon suyu katımış maden suyu ister misiniz' falan diyor. Yani size özel davranıyorlar. Son zamanlarda da havalar sıcak olunca soğuk çorba içmeye alıştım.



Soğuk buğday çorbası o kadar güzel ki anlatamam. Abartmıyorum, yemeniz gerek. İçinde bol buğday ve nohut var. Ama yoğurdu o kadar lezzetli ve kıvamı da çok güzel. Bir de üzerine taze nane ile süslüyorlar. Bir deneyin.

Read more...

Baltık Turu

28.8 Amsterdam saat 12 pazar. Nihayet otele pardon gemiye giriş yapmak üzere limana geldik. Hava soğuk ve yağmurlu. 12 derece imiş. Bir sürü işlemden sonra bizi gemiye aldılar. Hepimize (pasaport yerine geçmeyen ama çok iş gören) bir kart verdiler. Neyse odamıza yerleştik,küçük ama yeterli herşey var. Balkonumuz da var. Çay kahve yapar, balkonda içeriz diye tam teşekküllü geldik. Tam 36 saatimiz gemi yolculuğunda araluksız geçecek diye endişeliyim. Çünkü benim denge organlarım( çok bilimsel olmadı ama) çok hassas galiba ,çok çabık başım döner ,midem bulanır ve ayrıca vertigom da bu günlerde artmış durumda. Ben bütün bunlara önlemlerimi alarak geldim. Gemi yolculuğu tecrübem de yok. Saat şu anda 14.30 gökyüzü karanlık ve yağmur yağmaya devam ediyor. Hani İstanbul'un kasım ayı vardır ya gri sevimsiz,aynı öyle bir gün.
Saat 6 ya 5 var. 6 da kalkacağız,yarım saat önce kurtarma tatbikatı yapıldı. Biz ne yapıldığını anlayana kadar iş işten geçmişti. Anonsları dinlemediğimiz için ne olduğunu anlamadık. Aynı anda yandaki gemide de tatbikat yapılıyordu. Onları seyretmemiz daha kolaydı çünkü en alt katta yapıldığı için kendi gemimizin altı göremedik. Bakalım bu devasa gemi şehir nasıl hareket edecek, pek akıl alır gibi değil. Klasik müzik eşliğinde gemi düdükleri ile bizi limandan diğer gemilerdekiker de el sallıyarak uğurladılar. Çok güzeldi. Uzun süre limandan çıkışımızı izledim.


29 Ağustos.
Dün gece tabiiki kazinoda biraz zaman geçirdik. Tiyetro salonunda gösteri seyrettim. Gemide olduğumu hep hissettim. Ama çok rahatsız etmedi. Sabah Esen saatinin ayarını yapmadığı için(herzamanki gibi, hiç şaşırmıyorum artık) saat 7 de uyandırıldık ve acele ile kahvaltı için restorana indik. Meyve kompostosu istedi,Türkiyedeki gibi sulu değilmiş, yemedi. Omlet fazla pişmiş,yemedi. 3 dakikalık yumurta aldı yedi! Orada memnun kalmadığımız için (!)açık büfeye çıktık. Tekrar yumurtadan meyva salatasına,yoğurtuna kadar,hatta patates kızartmasına kadar herşeyi yeniden yedik. üç kere yoğurt alıp nihayet üçüncüsünde istenilen natürel yoğurdu bulabildik.
Bugün başım ağırıyor. Saat henüz 9,yarın sabaha kadar yol alacağız. Şimdi odadayım ,biraz kitap okuyup uyumak istiyorum. Getirdiğim giysilerin hem hemen çoğu işe yaramadı çünkü hava bayağı soğuk. Kot bile almamışım, Mikailin kotunu giydim,tam boy friend's oldu çuval gibi ama beğendim.
Sonra devam ederim,gemi beni tuttu galiba saat21.00 da uyudum.





30.8 saat sabah 4.30 çok uyuyunca erkenden uyanır işte insan ama tam zamanında uyanmışım. Hava hala karanlık ama gökyüzünde zaman zaman ışıklar gördüm,şimşek mi çakıyor dedim ama öyle bir şey değildi. Vee nihayet irili ufaklı adalar görünmeye başladı. Yaklaşık 1 saat izledim sonra uyuyakalmışm. Saat 8.00 sıralarında Mikail beni uyandırdı, manzarayı kaçırıyorsun dedi ama hala adaların arasından geçiyorduk. O da erken uyanıp en üst güverteden çekim yapmış,gerçekten çok güzel bir görüntü vardı. Adaların üzerinde yazlık evler olduğunu sandığım çok güzel iskandinav evleri var. Herşey çok düzgün ,şık,temiz ve telaştan uzak. Çok durgun,sanki zaman durmuş biz onların içinden geçen tek hereketli şeyiz. Gerçekten tek bir canlı,araba yada hareket görmedik taa ki limana girene kadar nerede ise. Her şey güzel görünüyor da böyle bir yerde yaşamış olsaydım diye düşününce birden korktum. Hiç bana göre değil. Geçici bir süre için belki olabilir ama bana insan lazım. İnsansız mutlu olamam. Yalnız kalmak istediğimde ben onu yapabiliyorum. İstanbul iyi benim için.
Saat 9.00 da limana indik nihayet. Yine pasaport işlemleri,sıralar,kuyruklar,otobüslere yerleşmeler ve Stockholm'deyiz. Tur ile gezeceğiz. Klasik turlar ve gemimiz saat l6.00 da hareket edeceğinden acele ile gemiye dönüş ve yine müzik eşliğinde limandan çıkış. Bu defa fiyortları gündüz gözü ile daha da iyi görerek Talinn' hareket. Sabah 9.30 da Talinn' geldik.

Talinn'i kendimiz gezdik,çok sevimli küçük otantik bir yer. Gözlem yaptıktan sonra yürüyerek meydana geldik,bir mağaradan bozma kafede oturduk.(asıl amaç ihtiyaç molası idi.böyle molalara sık sık ihtiyacımız olmaya başladı) Meydanda pazar kurulu idi,oradan ufak tefek el işi şeyler alınabiliyor,yine yürüyerek gemimize döndük. Fotoğrafta sağdaki gemi.





Saat 16.15 limandan şimdi ayrıldık, Sn.Petersburg'a doğru yol alıyoruz. Sabah oradayız.
Şehir çok güzel (merkezi). Limandan otobüslerle yola çıkınca komünist döneme ait o iç karartıcı buloklar halinde çok fazla apartmanlar görüyorsu ama merkeze girince çok şatafatlı şık sanat şaheseri saraylar,köprüler,parklar kiliseler var. Şehir biraz da Amsterdam'a benziyor . Deli Petro şehri kurarken bol kanallı ve köprülü olmasını istemiş, onun için de bir çok yapma kanal var. Amsterdam'dan farkı kanalların burada daha geniş olması. Nede olsa burada arazi sıkıntısı yok galiba . Zaman da çok para da. Katerina da çok sanatı eğlenceyi severmiş, o da çok güzel yazlık -kışlık saraylar yaptırmış.
Böyle bir şehri gezmek için buraya özel olarak gelmek lazım. Bizde olduğu gibi gemiye yetişeceğiz diye herşeyi pas geçerek gezilemiyor. Biz gezmekten çok geminin peşinden koştuk. Bir de Rus görevlilerin o kadar saçma kuralları varki boş yere bir sürü zaman kaybuna sebep oluyorlar. Saat19.00 kalkacak olan gemiye zor yetiştik ,gemi de l saat rötar yaptı.

Bu gün Cuma.Dün akşam 8.00 den beri yoldayız ve yarın sabah Kiel'de olacağız,yani gemide yine aylak aylak zaman geçireceğimiz uzun bir gün var. 40 kilometre hızla gidiyoruz. Hava sıcaklığı l8.
3 Eylül ,saat8.30 Kiel'deyiz. Buradan güzel görünüyor. Yine işlemler,gemiden çıkış. Otobüsle bizi yakın bir yerde birbirine bağlı 5 gölün olduğu bir yere götürüldük. Orada bir küçük turist gezdirme tekneleri olur ya onlara acele ile bindirildik. Sanki kaç gündür suyun içinde değilmişiz gibi yine sudayız, etrafta görecek bir şey de yok,boş su işte. Bana gelmişler galiba, ben artık su görmek istemiyorum.

Ertesi gün Kopenhag ve İstanbul'a dönüş.

Eğer henüz dizleriniz çok ağırmıyor ve yürüme zorluğu çekmiyorsanız gemi ile işiniz olmamalı. Her şey gemi kuralları ile oluyor,hiç bağımsız değilsiniz. Bu da bize tecrübe oldu. Ama gezi beni doyurmadı,sadece kumarhanede vakit geçirmeye doydum şahsen. Çok utanarak söylüyorum hiç bu kadar uzun süre geçirmemiştim. Gerçi o sanal rulet makinasını çözmüştük Berrin ile ben (inanmayın) çok bir zayiat vermeden kurtardık.

İstanbul'a kavuştuk. Bana çok iyi geldi. Çocuklar da gittikleri yerlerden dönmüşler. Düzenimize döndük. Çok iyi

Read more...