Doruktan anektotlar

Hafta sonu Doruk bana ; biz bugün Bethoven dinledik dedi. Ne dinlediğini,Bethoven hakkında ne bildiğini anlamak için biraz kurcalamaya başladım. Biraz bir parça mırıldandım. Bunumu dinlediniz acaba,bende çok severim falan dedim. Hayır bilemedin dedi. O zaman biraz ipucu ver bakalım dedim.
Çok alçak bir tonla:
Dı dı dı dıııııııııı
 Dı dı  dı dııııııııı
Dı dı dı dı dı dım.
Sonra sesinin tonunu yükseltti ve bayağı bayağı devamını da söyledi.
Büyüyünce o da böyle müzikler yapacakmış.

Read more...

Doruk diş değiştiriyor

Doruk'un sallanan dişleri tek tek düşmeye başladı. Kendisi de çok önemli bir iş  başarmış gibi öyle gururlu ki. Dün de ikincisi düşmüş. Yüzündeki keyfe bakın.

Read more...


bahçehdeki sonbahar.

Read more...

Şangay'ı anlatmaya devam

İstanbul'dan direkt Şangay'a uçtuk,9 saat 25 dakika yolculuk yaptık ve yerel saat 14.00 sıralarında Şangaya geldik. İlk dikkatimi çeken farklılık Atatürk Havaalanına göre çok büyük ve herşey çok sakince ,koşuşturma olmadan tıkırında hallediliyor ve şehre ulaşmak için o ünlü teknoloji harikası olan(öyle olduğunu binince anladım) MAGLEV trenine biniyoruz. Ben de trene binmeden önce neden bu kadar güvenlik tedbirleri var diye düşündüm. Sonra da kendimce bu kadar kalabalık nüfus olunca lüzumlu lüzumsuz her köşeye görevli dikmişler gibi bir açıklama getirerek rahatladım. Trende dijital göstergede 431 kilometreyi gördük. Bir de tuhaf bir eğimle gidiyor sanki canı nasıl isterse öyle gezinerek yol alıyor.
Hava kapalı,yağmur yağıyor. Biz otelden çıkıp Nanjin caddesine gitmek için taksiye atladık. Otelde elimize Çince adresleri de yazılı olan kartları verdiler,ayrıca şehir haritası da var tabii. Buna rağmen taksi şöförü söylediklerimizden zaten hiçbir şey anlamadığı gibi çince yazdırdığımız adresi de bilmiyor. Haritayı gösterdik,işaretledik ,yine olmadı çünkü gözü de yakını görmüyor. Arabayı sağa çekti,hep birlikte inceledik ve nihayet caddeye geldik. Bu anlattıklarımı her taksiye binişimizde istisnasız tekrar tekrar yaşadık.
Cadde yrafiğe kapalı,geniş,hareketli,ışıklar yandıkça iyice güzelliği ortaya çıktı. Dakika bir,gol bir. Nereden anlıyorlar bizim şimdi ayak bastığımızı ,sağımız solumuz ellerinde broşürler,çanta,saat istermisiniz diye çekiştiren genç kızlar,genç erkeklerle doldu. Birkaç kere reddettik,sonra hadi bakalım ne olacak dedik ve peşlerine takıldık. Nasıl olsa 3 kişiyiz ,ben yalnız olsam kesinlikle onların peşine takılıp gitmeye cesaret edemezdim. Caddenin bir arka paralelindeki sokaklarda biraz izbe ama herşeyin satıldığı dükkan-maağaza gibi yerler. Daha içeri girer girmez kalitenin çok düşük olduğunu anlıyorsunuz çünkü plastik sentetik kokuyor. Bunun gibi bir kaç yer daha denedik aynı idi. Anladıkki böyle alışveriş yapılamaz. Ama bir taraftan da Şangay'a gelmişken gökdelenlerdeki lüx mağazalar yerine çok ucuza ama çok güzel taklitlerinin yapıldığı çanta,saat gibi şeyleri almamak olmaz. Böyle şartlandık ve birsürü sipariş aldık. Bir yolu olmalı. Neyse gezerken yavaş yavaş sistemi öğreniyor insan. Mesela Erkekler Fotograf makinası bakmak için Sony mağazasına girdik,onlar bakınırken ben de bir köşede Jamesbond çanta içinde saatler satan bir adam farkettim. Zaten o da beni farketti hemen,konuşmaya başladık. Bizimkiler de geldi. Biz de hazırlıklıyız ya adam 1000yuan dedi ise bizimkiler 10 yuan dediler ,eşim boşver gidelim diye arkadaşı çekiştirirken adam daha da iniyor elinde hesap makinası,siz yazın diyor(tabi o çince,biz türkçe,ingilizceye gerek yok,sadece yüksek ses ve vücut dili geçerli) biz yazıyoruz o olmaz diyor biz olmaz diyoruz gider gibi yapıyoruz(daha doğrusu vallahi ben birşey yapmıyorum,sadece olanları seyrediyorum şaşkınlık içinde) bir ara eşime yaklaştım çok ayıp, olurmu o fiyata adama da yazık falan dediğimi hatırlıyorum ,beni azarladılar şimdi göreceksin dediler ve gördüm. Dedikleri fiyata aldılar. Yanından ayrılırken 5 tane daha saat seçip önceki fiyatın yarısını söylediler,adam o paraya da bıraktı biz almadık.Anlaşılacağı gibi ne fiyat verirseniz verin üzerinizde kalıyor. Biz böylece hızımızı alamayıp epeyce alış-veriş yaptık ama esas alış-verişi Pekin'de yaptık çünkü orada bizi yönlendirenler vardı. Sistem aynı ,onu da anlatırım.

Read more...

Pariste Geceyarısı

Bugün Pariste geceyarısı adlı filmi seyrettim. Filmi seyretmeyi kafama koymuştum,çünkü işin içinde Paris vardı,Woody Allen vardı,nostalji vardı. Daha ne olsun. Bugünki gazetelerde de bu filimle ilgili yorumlar vardı. Mesela sanırım Hıncal Uluç filmi seyretmeyin demiş. Bazıları eleştiriyor,bazılarıda haklı diyor. Ben de bu yorumları okudum ya Hıncal Uluç'a inat olsun diye hemen bugünkü programıma koydum ama o haklı imiş. Bana göre çok lüzumlu bir filim değil,biraz çocukça olmuş galiba. Ama Paris çekimleri,sokaklar,kafeler,köprüler için gidilebilir. Bu kadar. Filmin konusunu unuttum bile.

Read more...

budha tapınağı







Şangay'da şehir turu için panaromik otobüslerle iki gün tur aldık. Şehri onlarla gezmek hem çok kolay bir yol,hem de gezilmesi gereken yerleri iyi planlamışlar. Kırmızı ve yeşil tur diye iki tur vardı. Biz de istediğimiz noktada inip o bölgeyi istediğimiz kadar gezdikten sonra duraktan tekrar kaldığımız yerden gezimize devam edebiliyorduk. Biletler 24 saat geçerli oluyor.
Bu gezilerin birinde Budha Tapınağında indik ve bir saat orayı gezdik. Görülmesi gereken çok enteresan bir yer. İnsanların yüzlerce çeşit Buda'sı var. Aklımda kalan birkaç tanesini söyleyeyim. Mutlu,öfkeli,neşeli,eğlenceli,savaşçı,büyük,v.s budha. İnsanlar avluda yakılmış varil gibi birşeyin içinde yakılan ateşten tütsülerini yakıyorlar ve dumanını Budha'ların olduğu binalara sırayla dönüp eğilerek saygı gösterisinde bulunuyaolar,sonra kırmızı minderlere diz çöküyorlar, sonra da alınlarını mindere koyuyorlar. Binalardan birinin üst katına çıkardılar bizi. Orada şanslı Budha var,sağ elimizle göbeğini okşayınca bize şans getirirmiş. O katta hediyelik şeyler de satılıyor, Çok güzel jade denen taşlardan yapılmış heykeller ve takılar var. Ben de küçük bir kadın buda aldım. Bu taşlar çoğunlukla yeşil ve tonlarında oluyor ama pembesi de çok güzel.Orada bile o kadar ciddi bir pazarlık yaptıkki inanılmaz birşey. Çünkü resmi bir yer,resmi görevliler var,görevli rehperler var ama onlarla pazarlık yapabiliyorsunuz.
Bahçesinde de küçük bir havuzda çok güzel balıklar vardı. Elime verdikleri yemleri vermek istedim,bütün parmaklarımı ağızlarının içine aldılar,çok güzeldi.

Read more...